Jung’un Persona Kavramı: Maske Mi, Sen Mi?

Bu maskeli balo, ve onun sahne yüzleri...

Carl Jung, insanın sosyal hayatta taktığı personadan, yani maskeden bahseder.

Persona, toplumda kabul görmek, sevilmek, onaylanmak için takındığımız sosyal bir yüzdür.

Kabul görmek, sevilmek ve onaylanmak en temel ihtiyaçlarımızdan olduğu için personamız “kötü” değildir, çok önemlidir, topluma katılım sağlamak için elzemdir.

Ancak çoğu zaman bu maskelerle yaşadığımızın farkında değilizdir.

Düşünelim:

  • Her zaman güçlü görünmek zorunda hissettin mi?

  • “Aptal” olmamak için bilgisizliğini gizleme ihtiyacı hissettin mi?

  • Zorlandığın halde yardım istemekten çekindin mi?

  • Acıdan geberirken bile “iyiyim” dediğin oldu mu?

  • İstemediğin halde gülümsediğin anlar oldu mu?

  • İçin hayır derken “evet” dedin mi?

İşte bu anlar, personanın devrede olduğu anlardır. Maskeler, duygusal anlamda bizi korur gibi görünse de, toplumda yer etmemizde bize yardımcı olsa da, fark edilmediğinde gerçek benliğimizle aramıza duvar örer.

Topluma katılım sağlamak için oluşturduğumuz maskeyi “ben” zannedebiliriz.

Bundan önceki iki mektupta ayrı ayrı ele aldığımız sükûnet ve geri çekilme (ulaşılabilir olmama), bu maskeyi fark etmenin ve sorgulamanın en etkili yollarından bazılarıdır.

Eğer hep neşeli, anlayışlı, güçlü görünmek zorunda hissediyorsan; kendi alanına çekilip bir süre kendini gözlemlemek, iç sesinle temas kurmak bu maskeyi fark etmenin, ve ondan özgürleşmenin ilk adımı olabilir.

Düşünelim:

İş yerinde bir toplantıda senden üst konumdaki iş arkadaşların fikirlerini söylerken sen de öyle beklendiği için (veya senden öyle beklendiğine inandığın için) onaylayıcı bir tavır takınıyorsun.

Gerçekte aynı fikirde olmamana rağmen, uyumlu gözükmek için bu maskeyi taktın. Bu maske dünya hayatında seni istediğin yere götürme konusunda işe yarayabilir veya yaramayabilir.

Yani onaylar tavrın üstlerin tarafından beğenilebilir ve başarılı olabilir. Ancak üstlerin senden özgürce fikirlerini belirtmeni, karşı çıkma cesareti göstermeni de bekliyor olabilir. Bu durumda ise masken başarısız olacaktır.

Her iki durumda da toplantıdan sonra içten içe rahatsızlık hissedersin. Bedeninde bir sıkışıklık, belki yorgunluk. İşte bu, personan ile “sen” arasındaki bir uyuşmazlığa işaret eder.

Maskeni fark etmek; gerçek "sen"le tanışmanın ilk adımıdır.

Kendine şu soruyu sor: Şu anda kimin onayını almak için böyle davranıyorum?

Bu farkındalık, kişisel özgürlüğün, yetişkinliğin, bireyleşmenin ve huzurun kapısını aralar.

Sen son zamanlarda hangi durumlarda maskeni taktığını fark ettin?

Eğer bu görüşü değerli bulduysan bu mektubu bir arkadaşınla paylaşarak bana anlamlı bir destek vermiş olursun. (Yazının linki)

Mektuplarımı haftalık olarak almak için bültenime üye ol.

Bu ve buna benzer içerikler için beklerim: